Obezitenin teşhis ve tedavisinde ilk basamakta yer alan diyetetik; sağlıklı, bilinçli ve düzenli beslenme aşamalarının yanı sıra istenmeyen kilo alımının engellenmesi ve yeni kilo alımının durdurulması ile ilgileniyor. Diyetisyen Nurşah Özet, hekim tavsiyesi olmaksızın kullanılan zayıflama ilaçlarına karşı uyarırken kilo vermeye yardımcı karbonhidratlar konusuna dikkat çekiyor.
- Fazla kilolara karşı alınacak en temel ve basit önlemler hangileridir?
İlk adım porsiyon kontrolünü sağlamaktır. Bunun için yapılacak ilk şeylerden biri sofraya çok aç oturmamak. Çok acıktığınızda kendinizi frenlemeniz pek mümkün olamaz. Ara öğünlerde sağlıklı atıştırmalar yapmak bu yüzden önemli. Sonraki aşama öğünleri planlamaktır. Öğünlerde yenilebilecek sağlıklı alternatifler önceden planlanabilir. Kişinin zaafı olduğunu düşündüğü ve kilo yapan besinlerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Kalorisi yüksek besinlerden de kaçınmak gerek. 1-2 tatlı kaşığı reçelden bir şey olmaz denmemeli. Hamur işleri, kızartmalar ve şerbetli tatlılar zayıflamak isteyenlerin uzak durması gereken ilk şeyler. Bu besinleri tümüyle yaşantıdan çıkartmak mümkün olmayabilir ancak diyetisyen kontrolünde, önerilen sıklık ve miktarda tüketmek gerekli. Son olarak en önemli adımlardan biri de hareketi arttırmak. Herhangi bir sağlık problemi yoksa günlük 10 bin adım tamamlanmalı. Otobüsten birkaç durak önce inmek, arabayı uzağa park etmek, asansör kullanmamak da yapılabilecekler arasında.
- Zayıflama ilaçları, sık ve farklı diyetler ne tür sonuçlar doğuruyor?
Obezitenin tedavisinde öncelikle beslenme, egzersiz ve davranış değişikliği tedavileri uygulanır. Bunlar en temel girişimler. Buna ek olarak bazı kriterleri taşıyan hastalara hekim tarafından zayıflama ilacı da verilebilir. Ancak hekim önerisi olmadan kesinlikle zayıflama ilacı kullanılmamalı. Bilinçsizce kullanılan ilaçlar geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabilir. Sık sık ve farklı diyetler uygulamak ise metabolizmanın sağlıklı işleyişini bozar ve neticede zor kilo verebilen ancak kolay kilo alabilen bireyler meydana getirir.
- Ekmek obezitenin neresinde? Türk halkının çok fazla ekmek tüketmesi son durumda önemli rol aldı mı?
Son yıllarda ülkemizde ekmek tüketiminde ciddi azalmalar olmasına rağmen obezite oranı azalmak yerine arttı. Dolayısıyla ekmek tüketiminin obezitenin ana sebepleri arasında gösterilmesi yanlış olur. Ayrıca günlük alınması gereken enerjinin yarıya yakının karbonhidratlardan gelmesi gerekiyor. Tam buğdaylı, çavdarlı ekmek çeşitleri, bulgur, tam buğday unlu makarna, yulaf, kuru baklagiller besleyici ve kilo vermeye yardımcı karbonhidrat içerir. Beyaz un ve şekerden zengin gıdalar ise kana hızlı karışan ve çabuk acıktıran karbonhidrat içerirler. Bu nedenle kilo almaya daha kolay neden olurlar. Sağlıklı bir yaşam için doğru karbonhidratlar beslenmede yeterli miktarda mutlaka bulundurulmalıdır. Yeterli karbonhidratın bulunmadığı, protein ve yağdan zengin bir beslenmenin kalp damar hastalıklarına, bazı kanser türlerine, uzun vadede böbrek hastalıklarına davetiye çıkardığı bilinen bir gerçek.
- Beslenme alışkanlıklarının değiştirmeye nereden başlamalı? En sık yapılan yanlış hangisi?
En sık yapılan yanlış, beslenmenin sadece karnı doyurmak olarak düşünülmesi. Halbuki beslenme, vücudun ihtiyacı olan besinlerin yeterli ve dengeli bir şekilde alınmasıdır. Bu nedenle kişi günlük alması gereken besin gruplarını bilmeli, bilinçli bir şekilde beslenmeli. Ayrıca yetersiz su tüketimi, kahvaltının atlanması veya hamur işleri ile geçiştirilmesi, sebze yerine et ağırlıklı beslenmek, fazla meyve tüketimi, paketli ve hazır ürünlerin sıklıkla tüketilmesi, akşam yemeğinden sonra yapılan yüksek kalorili ara öğünler en sık yapılan beslenme hataları arasında.
- Fazla kiloluluktan obez olmaya giden süreç nasıl gelişiyor?
Beden kitle indeksi 25 ile 30 kg/m2 arasında olan bireyler hafif şişman veya fazla kilolu olarak tanımlanır. Bu aralıktaki bireyler genellikle diyet ve egzersizle rahatlıkla sonuç alabilir. Ancak hormonal ve metabolik bozukluklar, genetik etkenler, hareketsiz yaşam, psikolojik bozukluklar ve bazı ilaçlar kilo verme sürecini yavaşlatabildiği gibi kilo artışını da kolaylaştırabilir. Ciddi kilo artışı ise açlık-tokluk sinyallerinin bozulmasına, mide hacminin büyümesine, hareket etmekte zorlanma ve dolayısıyla daha az hareket etme isteğine sebep olarak süreci bir kısır döngüye sürükler. Bu nedenle kilo verme sürecine ne kadar erken başlanırsa o kadar hızlı ve verimli sonuç alınacaktır.