“Koruyucu aile” kavramı son yıllarda giderek daha fazla duyuluyor. Çeşitli sebeplerden ötürü evlatlık verilemeyen çocuklar, koruyucu aileler sayesinde özlemini çektikleri sıcak bir yuvaya kavuşuyor.

BİNLERCE ÇOCUĞA SICAK BİR YUVA


Bir çocuğun hayatını, geleceğini değiştirmek mümkün mü? İstendiğinde; emek ve sevgi verildiğinde, bu sorunun cevabı “evet” oluyor. Bunu da en iyi, koruyucu aileler biliyor.

Düzenlenen kampanyalar sayesinde koruyucu aile çalışması son yıllarda büyük ivme kazandı. Öyle ki her geçen gün daha fazla insan koruyucu aile olmak için başvuru yapıyor. Bu sayede yetiştirme yurdunda yaşayan binlerce çocuk sıcak bir yuvaya kavuştu.

“Gönül Elçileri”


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde, yaklaşık 6 yıl önce başlatılan “Gönül Elçileri” projesiyle koruyucu aile hizmeti büyük hız kazandı.

Yürütülen kampanyalar ve farkındalık çalışmalarıyla son yıllarda bu alanda büyük gelişme kaydedildi. Türkiye’nin her ilinde şu an koruyucu aile hizmeti veriliyor. Kasım 2018 itibarıyla 6 bin 286 çocuk koruyucu aile hizmetinden faydalanıyor. Sadece 2018 Kasım’ına kadar bin 213 çocuk koruyucu aile yanına yerleşerek, yeni bir hayata merhaba dedi.

Koruyucu aile kime denir?

Koruyucu aile olmak, toplumda evlat edinilmeyle karıştırılan bir durum. Örneğin koruyucu aile listesindeki çocukların aileleri hayatta… Çocuklar, ailelerinin yaşadığı çeşitli zorluklar nedeniyle, devlet korunması altına alınıyor. Hayatlarına yetiştirme yurtlarında devam etmek zorunda kalıyorlar. İşte bu noktada devreye koruyucu aileler giriyor.

Bu sistemle çocuklar, yetiştirme yurtlarından ayrılarak, sıcacık bir aile ortamına kavuşuyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koruyucu aile hizmetini belli kurallar çerçevesinde yürütüyor. Ailelerin isteğine ve çocukların ihtiyaçlarına göre bir model belirleniyor. Bu çerçevede koruyucu aile hizmeti dört şekilde yapılabiliyor.

Her çocuğa uygun bir koruyucu aile

Bunlardan ilkine, “Sürekli koruyucu aile” deniliyor. Bu model, öz ailesinin yanına kısa sürede dönemeyecek ama evlat edinme şartlarına da uygun olmayan çocuklar için tercih ediliyor.

İkincisi ise “Akraba veya yakın çevre koruyucu aile” modeli. Adından da anlaşılacağı gibi burada çocuk akrabaları ya da yakın çevresinden tanıdığı kişilerin yanında yaşamını sürdürebiliyor.

“Geçici koruyucu aile” modeli ise acil koruma gerektiği için kurum bakımına yerleştirilemeyen çocuklar için uygulanıyor. Bu modelde çocuklara bakılan süre en fazla bir ay oluyor.

Sonuncu modelin adı “Uzmanlaşmış koruyucu aile” modeli. Burada ise amaç, özel zorlukları ve ihtiyaçları olan çocukları bir aile yanına yerleştirmek. Bunun için, gerekli lisans eğitimine sahip aileler tercih ediliyor.

Koruyucu aileler devletten destek de alıyor. Ailelere ihtiyaçlara göre değişen miktarlarda destek ödemesi yapılıyor.

İnternet üzerinden başvuru mümkün

Bir çocuğu sahiplenmek ve koruyucu aile olmak isteyenlerin ilk yapması gereken, bulunduğu yerdeki Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Koruyucu Aile Birimi’ne başvurmak. Bakanlığın yaptığı yeni uygulamayla koruyucu aile olmak için internet üzerinden de başvuru yapılabiliyor.

Gerekli evrakların tamamlanmasının ardından eşleştirme yapılıyor. Ardından çocuk, koruyucu ailesine teslim ediliyor. Çocuk yeni ailesinin yanına taşındıktan sonra belli aralıklarla yetkililer tarafından ziyaret ediliyor.


KORUYUCU AİLELERİN DESTEKÇİSİ: KOREV

KOREV Başkanı Ülkü Aydeniz, son yıllarda koruyucu aile yanında kalan çocukların sayısında önemli bir artış olduğunu söylüyor.

Koruyucu aile olmaya karar veren aileleri yeni bir süreç bekliyor. Yasal prosedürlerden, çocukla kuracakları iletişime kadar pek çok konuyla aynı anda uğraşıyorlar. İşte tüm bu kritik süreçlerde yardımlarına koşan bir kurum var: Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği (KOREV). Derneğin başkanlık görevini yürüten Ülkü Aydeniz, KOREV ve koruyucu aile hizmetiyle ilgili merak edilen soruları TRT Haber için yanıtladı.

Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği (KOREV) hakkında bilgi verebilir misiniz?

KOREV, 2005 yılında kurulmuş bir dernek. Devlet koruması altındaki çocukların sevgi dolu bir ailenin yanında yaşaması için uğraş veriyor. Ayrıca koruyucu aile olmak isteyenlerle evlat edinmek isteyenlere her türlü süreçte yardımcı olabilmek amacıyla kuruldu.

Koruyucu aile sistemi sizce yeteri kadar biliniyor mu?

Derneğimiz ağırlıklı olarak koruyucu aile üzerinde çalışıyor. Koruyucu ailenin bilinirliğini artırmak en önemli konumuz. Türkiye’de koruyucu ailelik bilinmiyor. Evlat edinme daha çok biliniyor. Koruyucu aileliğin de bir evlat edinme biçimi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.

KOREV olarak bu konuda hizmet veren ilgili kurum ve kuruluşla birlikte çalışıyorsunuz bildiğimiz kadarıyla…

Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Temel amacımız elbette tüm bu koruyucu aile ve evlat edinmeyle ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte çalışmak. Ağırlıklı olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’yla birlikte çalışıyoruz. Korucu aile ve evlat edinme hizmetleri bakanlık tarafından yürütülüyor. Biz aileler ve bakanlık arasında tampon olmak, ailelerin sorunlarını bakanlığa iletmek, yasa ve yönetmeliklerde yapılması gereken düzenlemeler, değişiklikler ve iyileştirmelerle ilgili destek oluyoruz.

Ailelerle diyaloğunuz koruyucu aile olduktan sonra da devam ediyor mu?

Elbette devam ediyor. Bizim koruyucu ailelerimizin çoğu üyemiz. Üye olmak gibi bir zorunluluğumuz yok. Türkiye’nin her köşesinden koruyucu ailelerimiz bize web sitemizden ve telefonlarımızdan ulaşabiliyorlar. Her türlü sorun hakkında onlara danışmanlık veriyoruz. Derneğimizde çok sayıda çocuk gelişim uzmanı, psikiyatr, psikolog, sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız var. Karşılaşılan her süreçte dernek olarak destek veriyoruz.

Koruyucu aile ile evlat edinme arasında ne fark var?

Terk edilen ya da biyolojik ebeveynleri tarafından evlat edindirilmesine rıza verilen çocuklar evlat ediniliyor. Koruyucu aile ise şiddet, istismar gibi sebeplerle ailesiyle yaşaması mümkün olmadığı için devlet koruması altına alınan çocuklar için geliştirilmiş bir model.

Koruyucu aile yanında yaşayan çocuklar biyolojik aileleri tarafından geri alınabiliyor mu?

Hep sorulan şey bu… Hep bir korku var. Ya bir gün çocuğun biyolojik ailesi geri dönerse… Biz de hep şunu söylüyoruz: Ya dönmezse! Bazı biyolojik aileler, çocuklarını geri almak için başvurabiliyorlar ama oran çok az. Yüzde 99 dönmüyor. Şimdi bu oranı ve korkumuzu ön plana alarak çocukların sevgisiz büyümelerine izin vermek doğrusunu söylemek gerekirse bize insani gelmiyor.

Koruyucu aile modelinde Türkiye’de eskiye oranla nasıl bir yol katedildi?

Son yıllarda özellikle Sayın Emine Erdoğan’ın 2012 yılında başlatmış olduğu kampanyadan sonra sayı hızlıca artmaya başladı. Dernekler daha aktif çalışmaya başladı. Bakanlığımız konuya önem veriyor. Çünkü artık herkes çocuğun aile yanında büyütülmesi gerektiğinin ve bunun bireysel sorumluluğun ötesinde, toplumun genel refahına bir katkı olduğunun bilincinde. Şu anda yaklaşık 6500 civarında çocuğumuz koruyucu aile yanında, 2018 yılında yaklaşık 1500 çocuk koruyucu aile yanına yerleştirildi ki bu önemli bir rakam. Elbette yeterli değil. Hala 14 bin çocuğumuz var.

Siz de koruyucu ailesiniz… İki kızınız var. Nasıl karar verdiniz koruyucu aile olmaya?

Biyolojik olarak çocuk sahibi olabilecekken işlerimin yoğunluğu gibi sebeplerle tercih etmedim. Aklımda hep “Neden bir gün yuvalardaki bir çocuğun annesi olmayayım?” düşüncesi vardı. Bir gün gazetede Mutlu Tönbekici’nin koruyucu aile olduğunu okudum ve onun yazmış olduğu yazıları geriye dönük incelediğimde öyküsü beni çok etkiledi. “Neden biz de bunu yapmayalım dedim” eşime. Hemen birkaç gün içerisinde gittik, başvurduk.

O süreçte neler yaşadınız?

Yaklaşık 7-8 ay sonra sürecimiz tamamlandı. Aslında biz bu süreci şöyle tanımlıyoruz: Başvurduğumuz ve onaylandığımız süreç aslında bizim hamilelik dönemimiz. Ve çocuğumuzla ilk karşılaştığımız an, doğum anımız aslında. Biz kızımızı görmek üzere yuvaya gittik, henüz iki aylık bir bebekti. Pembe bir kundağın içerisinde küçücük bir bebekti. Kucağıma verdiler. Açtım yüzünü uyuyordu, sonra gözlerini açtı. Gözlerini gözlerime dikti. Ben o zaman dedim ki “Herhalde bu dünyaya benim için getirilmiş ve beni seçmiş”. O gün bugündür birlikteyiz. Şimdi 5 yaşında. İkinci kızım yaklaşık 14 ay önce katıldı aramıza, o da 5 yaşında. Onlar da kan bağıyla değil can bağıyla kardeş.