Jeotermal enerji, doğanın insanlığa sunduğu önemli enerji kaynakları arasında. Bu yenilenebilir enerji kaynağı, aynı zamanda temiz, ucuz ve çevre dostu olması yönüyle öne çıkıyor. Türkiye, jeotermal enerji kaynağı bakımından pek çok ülkeye kıyasla şanslı. Bunun en büyük nedeni ise Türkiye’nin tektonik bir kuşak üzerinde yer alması. Nitekim Türkiye’nin dört bir yanında yaklaşık bin tane doğal çıkış şeklinde, değişik sıcaklıklarda jeotermal kaynak bulunuyor. Ülkemizdeki jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 78’i Batı Anadolu’da, yüzde 9’u İç Anadolu’da ve yüzde 7’si Marmara Bölgesi’nde yer alıyor. Geriye kalan yüzde 5’i Doğu Anadolu’da ve yüzde 1’i ise diğer bölgelerde bulunuyor. Bu jeotermal kaynağın yüzde 90’ı düşük ve orta sıcaklıkta olduğu için ısıtma ya da termal turizme hizmet ediyor. Geriye kalan 10’luk kısım ise elektrik enerjisi üretimi için değerlendiriliyor.
Türkiye’de jeotermal enerjiden elektrik üretiminin geçmişi 1975’e dek uzanıyor. Çalışmalar, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından kurulan Kızıldere Santrali’yle başladı. Türkiye günümüzde jeotermal enerjiden elektrik üreten ülkeler arasında ilk 5’te yer alıyor. 2004’den itibaren jeotermal enerji arama çalışmalarına hız verildi. Sondajlı jeotermal aramaları 2 bin metre seviyelerinden 28 bin metre seviyelerine çıkarıldı. Böylece yeni jeotermal kaynaklara ulaşıldı. 2017’de jeotermal enerjiden 6,1 milyar kilovatsaat 2018 yılı Haziran ayı itibariyle jeotermal kaynaklı kurulu güç, 1.114 megavata yükseltildi.