"Hedef dünya tohum pazarında ilk 10"

Türkiye, 2018’de 85 ülkeye 152 milyon dolarlık tohum ihracatı yaptı. İhracat yapılan ülke sayısı her yıl biraz daha artıyor.

Türkiye’deki tohumluk üretimi ve sanayisi iş kolunda faaliyet gösteren şirketlerin oluşturduğu Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliğinin (TSÜAB) bine yakın üyesi bulunuyor. TSÜAB Başkanı Dr. Ahmet Yılmaz, Türkiye’de tohum üretimi konusunda gösterilen çabalar ve elde edilen sonuçları TRT Haber’e anlattı.

Türkiye’de yerli tohum konusunda yapılan çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Söze “Güçlü bir bitkisel üretim sektörü için, güçlü bir tohumculuk sektörü şarttır” diye başlayarak, Türkiye’de tarımın güçlenmesi için öncelikle tohumculuk sektörünün desteklenmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyoruz.
Bugün tohumculukta “gelişmiş” diye bahsettiğimiz ülkelerin özel sektör tohumculuk şirketleri 100-150 yıldır faaliyetlerini sürdürüyor. Oysa tohumculuk faaliyetlerinin ülkemizde 35-40 yıllık bir geçmişi var. Türkiye, bu kısa zaman diliminde biriktirebildiği bilgi, tecrübe ve sermayeyle hem ülke hem de firma bazında uluslararası arenada rekabet etmek için elinden geleni yapıyor.
Türkiye’de üretilen buğday, arpa, çeltik, bazı yem bitkileri ve yemeklik baklagillerin sertifikalı tohumluklarının önemli bir kısmı yine Türkiye’de ıslah edilen ve geliştirilen çeşitlerden elde ediliyor.

Yerli tohumculuk şirketlerimiz bazı hibrit sebze türlerinde, kendi ıslah ettikleri çeşitlerle hem ulusal hem de uluslararası pazarlarda rekabet eder seviyeye geldi. Tohumculukta çeşit geliştirmenin önemi herkes tarafından kabul ediliyor. Sektördeki en önemli alt yapının AR-GE olduğu da biliniyor. Bu öneme binaen ülkemizde, kamunun yanında özel sektöre de araştırma kuruluşu olma yetkisi verilmesinin yolu açıldı. Bunun için TSÜAB üyesi 210 civarında tohumculuk firması, özel sektör tarımsal araştırma statüsüne sahip. Bu firmaların önemli bir kısmı sebze ve tarla bitkileri alanında başarılı ıslah programları yürütüyor ve geliştirdikleri çeşitlerle milli çeşit listesinde yer alıyor.

Tohumculuk sektörünün ilerlemesinde diğer kurumlarla iş birliği ne kadar önemli?

Biz TSÜAB olarak kamu kurumları, üniversite ve özel sektör iş birliğine çok önem veriyoruz. Bu üç ana unsur ellerindeki olanakları birleştirerek tohumculuk sektörünü daha iyi noktalara getirecek. Kamu ve üniversitenin bilgi birikimiyle imkanları, özel sektörün girişimciliği ve ürettiğini piyasa ile buluşturma becerisiyle bir araya gelince etkin sonuçlar doğacağına inanıyoruz.

Şu an ülkemizde ekilen tohumlara bakacak olursak yerli tohum kullanım oranı nasıl? Geçmişe oranla bir artış söz konusu mu?

Çiftçilerimiz kullandıkları tohumlardan en yüksek verim ve kaliteyi alabilecekleri çeşitlerin tohumluklarını kullanmak istiyor. Aslında ülkemizde hemen hemen tüm bitki türlerinde yeterli tohumluk üretebileceğimiz çeşitlerimiz mevcut. Ancak birçok çeşidimiz yüksek verim ve kaliteye sahip olmalarına rağmen yeterli tanıtım yapılamadığı için pazara giremiyor.
Ülkemizin gen kaynağını teşkil ettiği ürünlerde, ticarete konu olan tohumluklarda yerlilik oranımız %80-85, hatta 90’a varıyor. Nohut gibi bazı ürünler ise tamamen yerli çeşitlerimizden üretiliyor. Ülkemizin gen kaynağı olmadığı mısır, şekerpancarı, domates gibi ürünlerde yabancı çeşitler ağırlıklı olmakla birlikte hibrit sebzede yüzde 50-55, hububatta ise yüzde 90-95 oranında yerli çeşitlerimiz ile üretim yapılıyor. Ayrıca, yabancı çeşitlerin büyük bir kısmının tohumlukları da ülkemiz topraklarında çoğaltılıp üretiliyor ve bir kısmı da ihraç ediliyor. Tohumculuk sektörümüz hem özel hem de kamu sektörü olarak son yıllarda kazandığı ivme ile ülke ihtiyacını yerli kaynaklarla temin edebilecek bir yapıda hızla ilerliyor.

Sertifikalı tohum nedir? Normal tohumlara göre nasıl bir avantaj sağlıyor?

Sertifikalı tohumlar, tarla ve laboratuvar kontrolleri neticesinde genetik, fiziksel ve biyolojik değerleri belirlenmiş, çeşit saflığı sağlanmış ve adı belirli olan belgeli tohumluklardır. Sertifikalı tohum, devletin tohuma verdiği güvencedir.
Sertifikalı tohum kullanmanın avantajlarını şöyle sıralayabiliriz: Bilimsel araştırmalar, kendine döllenen bitki türlerinde sertifikalı tohumluk kullanmanın %25, hibrit çeşitlerde ise %200’lere varan verim artışı sağladığını gösteriyor. Sertifikalı tohumluğun çeşit saflığı tam oluyor. İçerisinde yabancı madde ve yabancı tohum yok. Ayrıca çimlenme yeteneği de yüksek. Tohumla taşınan ve toprak kökenli bazı hastalıklara karşı koruyucu olarak ilaçlandığından kayıplar minimum düzeyde. Tüm sertifikasyon işlemleri uluslararası kurallar çerçevesinde yapıldığı için ihracat sırasında büyük avantaj sağlıyor.
Ayrıca sertifikalı tohum kullanan çiftçiler, Tarım ve Orman Bakanlığı desteklemelerinden de faydalanabiliyor.

Tohum ihracatı konusunda ne durumdayız?

Türk tohumculuğu temelde, yasal ve teknik altyapısını tamamlayarak, uluslararası organizasyonlara üye olup dünya ile entegrasyonunu sağladı. Tohumculuğumuz hem ülkemizde hem de dış ülkelerde sistem ve kalite olarak güven verici bir konumda. Ülke olarak hedefimiz, dünya tohum pazarında ilk 10 ülke arasında yer almak. Şu anda tüm dünyanın dikkatle takip ettiği bir sektör ve ülke konumundayız.

Türkiye’nin tohum ihracatı, Tohumculuk Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 2006’da 47 milyon dolarken, geride bıraktığımız 2018 yılında yaklaşık 152 milyon dolara yükseldi. 2016’da 76, 2017’de 79 ve 2018 yılında ise 85 farklı ülkeye tohum ihracatı gerçekleştirildi. İhracat yapılan farklı ülke sayısı yıldan yıla artıyor.

Özellikle hangi ürünlerin tohumları ihraç ediliyor?

Ülkemizin hemen hemen her tohum türünde ihracatı bulunuyor. İlk iki sırada ise ayçiçeği ve mısır tohumlukları yer alıyor. Bu iki türün ihracat değeri 2018 yılında, toplam ihracatın yaklaşık yüzde 65’ine denk geldi. Son yıllarda buğday tohumluğu ihracatımızda da önemli artışlar oldu. Örneğin 2017 yılında 5 bin ton olan Irak’a yapılan buğday tohumluğu ihracatı, 2018 yılında 28 bin tonun üzerine çıktı.

Tohumda ithalat-ihracat dengesi konusunda ne söylersiniz?

Tohumculuk söz konusu olduğunda, “İthalat yapıyor muyuz?” sorusuna “Evet” cevabı verildiğinde, hemen dışa bağımlıyız yaftası yapıştırılıyor. Ülkemiz tohum ithal ediyor ancak dışa bağımlılığımız söz konusu değil. Ticaretin her kolunda olduğu gibi tohumluk ithalatı da yapılıyor. Ancak bu ithalatın önemli bir kısmı yeterli kalite ve verimliliğe sahip olmadığımız bitki tür ve çeşitlerinde çiftçilerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılıyor. Kaldı ki, ithalat sadece tohumculukta yeterince gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler için değil; son derece gelişmiş ülkeler için de geçerli bir husus. Ülkeler bir taraftan ihracat bir taraftan da ithalat yapabiliyor. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse, tohumculukta önemli bir sektöre sahip olan Hollanda, tohumu hem ithal hem de ihraç ediyor. Benzer şekilde bazı firmalarımız girdi maliyetlerinin ucuz olduğu Çin gibi ülkelerde ve iklim avantajının söz konusu olduğu Şili gibi ülkelerde tohumluk üretimi yapıyor ve bunları ülkemize ithal ediyor. Yani ithal ettiğimiz tohumlukların bir kısmı da zaten bizim kendi ürünlerimiz. Önemli olan aldığınızdan daha fazlasını satmak, aradaki makası ihracat lehine daraltmak. Tohumculuk sektöründe ithalat ve ihracat arasındaki makas yıldan yıla ihracat lehine daralıyor. 178 milyon dolarlık ithalata karşılık 152 milyon dolarlık tohum ihracatı gerçekleştiriyoruz.

Yerli tohum üretimi ile ilgili çabaların sürmesi neden önemli?

Tohumculuk sanayisi hem yarattığı yüksek katma değer hem de stratejik önemi sebebiyle, ülke ekonomisi için büyük öneme sahip. Özellikle Türkiye gibi, tarımsal ürün ihracatı önemli boyutlara ulaşmış ülkelerde, tohumculuk sektörünün önemi ve buna bağlı olarak da gelişimi hızla artıyor.

Gıda zincirinin ve tarımsal üretimin ilk halkası tohumdur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki arazi ıslahı, toprak hazırlama, sulama ve gübreleme gibi konular en iyi hale getirilse bile verimlilikteki artış tohumda saklı olan genetik, fiziksel ve biyolojik özelliklerle yakından ilişkili. Özellikle genetik değerin üründe verim ve kaliteyi etkileyen temel faktör olduğu ortaya çıktı. Bu sebeple günümüzde tohum sadece tarımsal bir girdi değil; aynı zamanda teknoloji kullanılarak elde edilen ve yüksek gelir getiren ekonomik değere sahip bir materyal oldu. Birim alandan yüksek, kaliteli ve özellikle pazarın taleplerine uygun ürün alınabilmesi için sertifikalı tohum kullanımı olmazsa olmazımız haline geldi.
Tohumculuğumuza dış pazarlarda yer bulmak ve ihracatımızla ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmak hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu anlamda TSÜAB bünyesinde yürüttüğümüz, Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen Sektörel Ticaret Heyetleri ile Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Projelerimiz (URGE) sektöre büyük katkı sağladı. Sanayici firmalarımız ile gerekli eğitimleri tamamlayıp, potansiyel pazar olarak belirlediğimiz ülkeler ile ticari girişim ortamları sağlıyoruz. Pek çok firmamız bu heyetlerle birlikte dış pazara açıldı.