İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’na harekat düzenleyeceği kesindi. Bunun bilincinde olan Osmanlı, aylar öncesinden elindeki kısıtlı imkanlarla hazırlıklara başladı. Tabya ve istihkamlarını, yeni top ve bataryalarla kuvvetlendirdi. Boğaz’ın savunulmasında en etkili güç olan mayın hatlarını çoğalttı. Deniz harekatı başlamadan önce 300’den fazla mayın döşendi. Mayın hatlarını düşman gemilerinden korumak için seyyar ve sabit obüs bataryaları kuruldu. Yine düşman gemilerinin gece mayın taraması yapma olasılığına karşı da gerekli yerlere projektörler yerleştirildi.
Osmanlı Devleti’nin savunma hazırlığının boşuna olmadığı çok geçmeden anlaşıldı. Müttefik donanması Çanakkale Boğazı önünde toplandı. Plana göre müttefik filosu önce Boğaz’daki istihkamları düşürecekti. Ardından askerler karaya çıkarak Boğaz kıyılarındaki hattı işgal edecekti. Böylece müttefik filosu İstanbul’a ulaşacak ve Rusya ile temas kuracaktı. Hatta o kadar ki müttefik donanmasının İstanbul’a girmesiyle Osmanlı’nın teslim olacağı düşünülüyordu.
Müttefik güçler, bu düşünceyle 19 Şubat 1915 günü harekete geçti. Çanakkale Boğazı’nın her iki yakasındaki giriş istihkamları 12 zırhlı savaş gemisi tarafından ateş altına alındı. Ancak olumsuz hava koşulları yüzünden saldırıya ara vermek zorunda kaldılar. 25 Şubat’ta saldırı tekrar başladı. Giriş istihkamları yine bombardıman altındaydı. Seddülbahir ve Kumkale’deki tabyalar etkisiz hale getirildi. Müttefikler günler boyu hem Boğaz’ın orta kısmında yer alan seyyar ve sabit bataryaları susturmak için çalıştılar hem de mayın taraması yaptılar.
4 Mart’ta Seddülbahir ve Kumkale’ye birkaç yüz asker çıkarıp topları tamamen tahrip etmeyi amaçlasalar da başarılı olamadılar.
Ve takvimler 18 Mart’ı gösterdiğinde büyük saldırı başladı. Müttefik donanmasının son teknoloji ürünü savaş gemilerinin topları o gün hiç susmadı. Ne var ki günün sonunda tam bir hezimete uğradılar. Beklenmedik şekilde üç zırhlıları birden battı: Bouvet, İrrisistible ve Ocean…
Dev zırhlıların batması Nusrat Mayın Gemisi’nin 7-8 Mart gecesi sezdirmeden döşediği mayınlar sayesinde olmuştu. Bu, müttefikler için başlı başına psikolojik bir çöküntü olmuştu. Dahası da vardı… Inflexible, Agamemnon, Goulois ve Souffren adlı gemiler de ağır yara almıştı. Ve müttefiklerin 18 Mart günü kaybettikleri asker sayısı 800’ü buluyordu.
Müttefik donanmasının en önemli unsurlarından biri olan Ocean zırhlısının batması hem Nusrat hem de Seyit Onbaşı sayesinde oldu. Seyit Onbaşı, Rumeli Mecidiye Tabyası’nda görevliydi. İngiliz savaş gemilerinin açtığı ateş sonucu tabyadaki cephanelik havaya uçmuştu. Askerlerin çoğu şehit olmuştu ya da yaralıydı. Sadece Seyit Onbaşı ve Ali adlı arkadaşı kurtulmuştu.
Tabyadaki toplardan sadece biri kullanılabilir haldeydi ama onun da vinci kırıktı. Seyit Onbaşı, işte tarihe geçen hamlesini o sırada yaptı. 215 kilo ağırlığındaki mermiyi arkadaşı Ali’nin yardımıyla sırtına alıp tek başına topa yerleştirdi. Ardından Ocean’ın üzerine ateşledi. Ateşlenen top, İngiliz zırhlısının dümen aksamına isabet etti. Kontrolden çıkan Ocean, Nusrat Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlardan birine çarptı ve ardından suya gömüldü.
Birinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren Çanakkale Deniz Zaferi’nde Osmanlı 79 şehit ve yaralı, Almanlar ise 18 ölü ve yaralı verdi. 18 Mart, düşman ordularına, karadan destek alınmadıkça boğazın geçilemeyeceğini gösterdi. Düşman, hezimete rağmen İstanbul hayalinden vazgeçme niyetinde değildi. Yani yeni bir taktikle Çanakkale’yi geçmeyi deneyeceklerdi. O hamle de kendileri için büyük bir hezimete dönüşecekti…