Yükleniyor...

Siperden tarihe düşen notlar

18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümünde, savaşı yaşayan askerlerin tarihe kazınan anıları…




Bir aralık müthiş ve kulakları sağır eden bir patlama oldu

“Mermiler uzakta Hisarlık Burnu hizalarında denize düşüyorken kademe halinde bize yaklaşmaya başladı; ikincisi daha kısa, üçüncüsü Seddülbahir İskelesi’ne, dördüncü mermi de tam yanımızdaki bataryanın üzerine düştü. Bu tabyanın toz duman içinde kaldığını gören düşman, ateşini bizim tarafımıza topladı. Bir aralık müthiş ve kulakları sağır eden bir patlama oldu. Her yer sarsıldı… Bir anda nefesim tıkandı, soluk alamaz oldum. Kolumdan bacağımdan ılık bir şeylerin aktığını duyarken, müthiş bir acı ile yaralandığımı anlamıştım. Bu halde kendimi kaybetmişim. Sonrasını bilmiyorum. Gözlerimi açıp kendime geldiğim zaman bombardıman durmuş, etrafı bir ölüm sessizliği sarmıştı… Benim altına sığındığım kemere düştüğünü sandığım en büyük düşman obüsü, bizim merkez cephaneliğe isabet etmiş. O benim işittiğim müthiş patlama, havaya uçan cephanemizin sesi.”

Yüzbaşı Şemsettin Çamoğlu

(Anon., Yaşayanların Ağzından 18 Mart 1918 Çanakkale Zaferi, Eski Muharipler Cemiyeti Yayınları, Derleyen Gıyasettin Yetkin, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1968)

Namluyu koparttık

“Kabatepe’nin oralardan dış denizden düşman zırhlıları başladılar üzerimize mermi yağdırmaya. 15’lik mermi atıyorlar. Biz de demirliyiz, demire bir varyoz. Top başı aldık. Top başında 5 mermiyle bekliyoruz. Hazırız. Düşman zırhlılarına ateş edeceğiz. Gözetleme yerimiz de Alçıtepe’de. Gözetleme yerinden bize bildiriyorlar hedefi, biz de aşırtma ateşi yapıyoruz düşman gemilerine. Yakınlarımıza çok mermi düştü o gece. Fakat hiçbir tanesi gemimize rastlamadı. O geceki atışlarımızda namluyu koparttık işte. Mermi yatağına tam oturmadı, gaz mı kaçırdı, topta mı bir arıza oldu? Bilmiyorum. Namluyu koparttık.”

Ali Yalçın

Önder, C., Atatürk’ün Silah arkadaşları - Yaşayan Çanakkale Muharipleri, Yazır Matbaacılık Koll. Şt., İstanbul 1981.




Mermilerimizin üçü bu gemiye yapıştı

“Fahri Bey çok kıymetli bir topçu idi. Hani kabil olsa koca topla bir kuşu vurabilirdi. Yanımıza geldi, ‘Dikkat hedef değiştiriyoruz çocuklar. Önümüzdeki sağdaki en yakın gemiye nişan al. Mesafe 9400 tahrip danesi. Hazırol!’ ‘Hazır,’ cevabı alınca: ‘Ateş!’ kumandasını verdi. Dürbünümle bakıyorum. Mermilerimizin üçü bu gemiye yapıştı. İkisi güvertede patlayan mermilerimizden üçüncüsü arka bacaya isabet ederek devirdi. Beyaz bir duman çıkmaya başladı. Ben kendimi tutamadım. ‘Vurduk, vurduk!’ diye bağırıyor, bir taraftan da ‘Yaz Ahmet çavuş 1+3 deyi kaydet,’ diyordum. Gemi olduğu yerde kaldı, etrafına küçük gemiler toplandı.”

Tarassut Çavuşu Mehmet

Anon., Yaşayanların Ağzından 18 Mart 1918 Çanakkale Zaferi, Eski Muharipler Cemiyeti Yayınları, Derleyen Gıyasettin Yetkin, Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1968

Her şey iki dakika içinde olup bitti

“Sevgili Anneciğim, Babacığım, Sevgili Leila,

18 Mart’ın o denli ürkünç yanları var ki korkarım bunları yansıtmak elimden gelemeyecek. Gene de elimden geleni yapmaya çalışacağım. Defterime şöyle notlar düşmüşüm:

9.15 sularında diğer gemilerle birlikte birinci filo gelip Çanakkale sularında ilerlemeye başladı. Nöbeti devralmak için Fransız gemilerini beklerken ilk trajik olay meydana geldi. Bouvet’in sancak tarafına yattığı görüldü, ağır ağır alabora oldu. Süratle batarak gözden kayboldu. Saat 13.56 idi, her şey 2 dakika içinde olup bitti. İşte şimdi en heyecanlı bölüme geliyoruz… Denizcilerin nasıl büyük bir sükûnetle gemilerinin batmasını beklediklerinin öyküsünü okumuşsunuzdur. Bu çok farklı bir şeydi. Bataryalar menzil hesaplamışlar, isabetli atışlarıyla onu her defasında sarsıyorlardı.

Personel ise güvertede toplanmış muhriplerin gelip kendilerini kurtarmasını sükûnetle bekliyorlardı. Arka güverteye düşen bir mermi büyük hasar yaptı. Panik çıkmadı, kimse yerini terk etmiyor emir bekliyordu…

Çizdiğim krokiler bu bahtsız gemilerin son durumunu gösteriyor. Filomuzun aldığı diğer kayıplardan söz etmek istemiyorum. Şurası açık ki zafer günü çok uzaktaydı. Toplarımızın kimisi yanmış, kimisi susmuş, Türkler ise geçici bir süre için ortadan kaybolmuşlardı. Umarım sonu iyi gelir.

Leslie, Sevgiler,”

Kabatepe Müzesi, Sergilenen Mektup’tan bölüm.