Geri dönüşüm Türkiye’de ne aşamada? Tüketiciyi bilinçlendirmek için ne tür çalışmalar yürütülüyor? Bunun Türk ekonomisine nasıl bir katkısı var? Geri dönüşümle ilgili merak edilenleri Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) Genel Sekreteri Mete İmer, TRT Haber’e anlattı.
ÇEVKO, 1991 yılından beri geri kazanım konusunda çalışan, sanayi şirketleri tarafından oluşturulmuş bir vakıf. Hedefimiz, ambalaj atıklarının sürdürülebilir bir sistem içerisinde toplanıp geri dönüştürülmesi. Bunun için küçük bir gönüllü kuruluş olarak çalışmalara başladık. Ülke ekonomisi içinde aslında sanayinin sorumluğunu temsil ediyoruz. Bu sistem pek çok oyuncuyu içinde barındırıyor: Sanayi kuruluşları, ambalaj üreticileri, ambalajı paketleyip piyasaya sürenler, satış mağazaları...
Bu, Avrupa Birliği’yle uyum sürecinde ve bizim işbirliği içinde olduğumuz Avrupa’daki diğer benzer örgütlerle çalışmalarımızda ortaya koyduğumuz bir sistem. Bizde de 2005 yılından itibaren yürürlüğe giren yönetmelikle uygulamaya açıldı. Burada ÇEVKO, yetkilendirilmiş kuruluş olarak yer alıyor. Piyasaya ambalajlı ürün sunan firmaların yönetmeliğe göre belli oranda ambalajı geri dönüştürmek gibi birtakım hedefleri ve bunları sağlamak gibi yükümlülükleri var. Biz yetkilendirilmiş kuruluş olarak belediyeler, lisanslı toplama-ayırma tesisleri ve geri dönüşüm tesisleriyle işbirliği yapıyoruz. Böylece toplanan ambalaj atıkları her yıl gittikçe artarak ekonomiye, çevrenin korunmasına ve toplumsal hayata katkı sağlıyor.
Toplanan ambalaj atıkları aslında bir hammadde… Bunlar yeniden değerlendirildiği için hem enerjinin hem de doğal kaynakların daha az kullanılmasını sağlıyor. Bu tabii ekonomiye de ciddi bir katkı sağlıyor. Bizim oluşturduğumuz bu sistem bir finansal modeli içeriyor. Piyasaya ambalajlı ürün sunan firmalar, yükümlülüklerini yerine getirmek için ambalajın cinsine ve tonuna göre bir bedel ödüyorlar. Bu bedeli yetkilendirilmiş kuruluş olarak alıyoruz. Bizim burada bir kar amacımız yok. Zaten vakıf olarak kurulmamızın nedeni bu. Bu bedeli biz toplama, ayırma sistemine enjekte ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl bu sistem çerçevesinde 1800 tane ambalajlı ürün piyasaya süren işletmenin sorumluluğunu üstlendik. 660 bin tonluk ambalaj atığının geri kazanımını belgelendirdik. Türkiye’nin her yerinden 167 belediyeyle işbirliği yaparak bunu gerçekleştirdik.
Topladıklarımız arasında cam, metal, plastik, kağıt, karton ve ahşap atıklar var... Bir de “kompozit” dediğimiz birkaç ambalajın bir araya gelmesiyle oluşan ambalajlar var. Bunları geri dönüştürmek, orijinal hammadde yerine bu atıkları kullanmak daha az enerji harcamak anlamına geliyor. Biz bu şekilde geçtiğimiz yıl sadece 4,5 milyon ağacın kesilmesini önledik. Bu 94 bin dönümlük bir orman arazisine tekabül ediyor. Benzer bir şekilde su tasarrufu sağladık. 41 bin ailenin yıl içindeki su ihtiyacından tasarruf edildi. Yine ciddi oranda elektrik tasarrufu oldu. Bütün bunları üst üste koyduğunuzda ekonomiye 2017’de 2-2,5 milyarlık liralık katkı sağlandı.
Tüketici olarak bizlere düşen ambalaj atıklarımızı, geri dönüştürülebilir atıklarımızı, organik ve tehlikeli atıklardan ayrı olarak biriktirerek sisteme vermekten ibaret. Biz elimizden geldiği kadar eğitimlerle, kamu spotlarıyla, basın yoluyla ve kapı kapı dolaşıp tüketicileri bilgilendirme çalışmaları yürütüyoruz.
Bu, geri dönüşümü destekleyen, buraya finansal katkı sağlayan sanayi kuruluşlarının kullandığı bir işarettir. Dolayısıyla tüketiciler bu bilince ulaştığı takdirde, “Ben yeşil noktalı ürün alırsam geri dönüşüm sistemine katkı sağlarım” anlamı taşıyor. Avrupa’da tüketiciler buna dikkat ediyor. Çünkü çevreci bir ürün her şeyden öte bu konudaki sisteme maddi bir katkı sağlıyor.