• ÇEVREYE DOST
    MUCİZE BİTKİ:
    KENEVİR

    İnsanlık, binlerce yıldır kenevirden faydalanıyor.
    Son yıllarda yeni kullanım alanlarının keşfedilmesi ile bu bitkinin önemi daha da arttı.

Kenevir adını giderek daha fazla duyuyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir konusunda çalışma başlatıldığını duyurması, dikkatleri bu bitkiye yöneltti. Toplumun büyük çoğunluğu tarafından adı, uyuşturucuyla yan yana anılsa da aslında kenevir, sağlıktan sanayiye, tekstilden inşaata kadar çok geniş bir yelpazede kullanılıyor. Üstelik ihracat potansiyeli de bulunuyor.

Kenevirin uyuşturucuyla olan ilişkisi, içerdiği bir maddeden ileri geliyor: Tetrahydrocannabinol (THC). Öyle ki THC, bu son derece değerli bitkinin üretiminin sınırlandırılmasına hatta yasaklamasına bile yol açtı.

Kısa sürede yetişiyor

Kenevirin anavatanı Orta Asya. Latince adı ise canabis sativa. Ilıman ve tropik bölgeleri seven, sert, çalımsı bir yapıya sahip. Lifleri dayanıklı ve uzun olan kenevir, çok eski çağlardan bu yana daha ziyade lifleri için yetiştiriliyor.

Temmuz-ağustos aylarında yeşil çiçekler açan kenevirin sapından, tohumundan ve yapraklarından faydalanılabiliyor. Yaklaşık 4 ay gibi kısa bir zamanda yetişiyor. Üstelik çok az suya ihtiyaç duyuyor. Bir başka özelliği ise tarlada yetişmesi esnasında herhangi bir tarım ilacına ihtiyaç duymaması.

Çelikten bile dayanaklı

İnsanlar, yaklaşık 8 bin yıldır kenevirden faydalanıyor. Bir başka ifadeyle insanlık tarihinin en eski bitkilerden biri. Kenevir aynı zamanda kullanım alanı en geniş bitkiler arasında. Örneğin işlendiği zaman çelikten bile daha sağlam olabiliyor. Uzmanlara göre, otomobil üretiminde kullanıldığında gövde dayanıklılığı 10 kat artıyor. Hatta son dönemlerde sıkça gündeme gelen yerli otomobil üretiminde bile kenevir kullanılması tavsiye ediliyor.

İnşaat, kenevirin kullanıldığı bir başka alan. Kenevir inşaat sektöründe özellikle yalıtım için kullanılıyor. Esnek olmasının yanı sıra maliyetinin düşük olması keneviri cazip bir malzeme haline getiriyor.

Geniş kullanım alanı

Çevre dostu özelliği ile öne çıkan kenevir, endüstriyel anlamda hayli geniş bir kullanım alanına sahip. Ahşap malzemeler, plastik ürünler, gemi halatları, tekstil, kozmetik ürünler, biyodizel ve biyokütle yoluyla enerji üretimi, yağ, gıda, yem, kağıt sanayi gibi pek çok kullanım alanı var. Öyle ki kenevirin binlerce üründe yer aldığı ifade ediliyor. Kenevir sağlık sektöründe de sıkça kullanılan bir ürün. Birçok hastalığın tedavisi için kullanılan ilaçlarda yine kenevirden faydalanılıyor.

TÜRKİYE KENEVİR ÜRETİMİNDE ATAĞA KALKTI

Son dönemde Türkiye’de kenevirle ilgili önemli çalışmalar yürütülüyor. Hedef, yerli ve milli keneviri yetiştirmek.

İnsanların faydalandığı en eski bitkilerden kenevirin Anadolu topraklarındaki geçmişi de hayli eski. Ankara yakınlarındaki bir yerleşim yerinde yapılan kazılardan, MÖ 8. yüzyılda kenevirin kullanıldığı bilgisi ortaya çıkıyor. Yine MÖ 2000 yılında Anadolu’da kenevirin kullanıldığına dair rivayetler söz konusu.

Anadolu’da yüzyıllardır kullanılıyor

Selçuklular ve Osmanlılar döneminde kenevir sıkça kullanılan bir bitkiydi. Kenevirin dayanıklı yapısı özellikle denizcilikte işe yarıyordu. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’un fethinde kullandığı gemilerin halatları kenevirdendi. Osmanlı donanmasındaki gemilerin yelkenlerinin de kenevirden dokunmuş kumaşlardan yapıldığı anlatılır.

Kenevirin halk arasında kullanımı hayli yaygındı. Örneğin giysiler, yorganlar, balık ağları ya da çadırlar kenevirden faydalanılarak ortaya çıkıyordu.

Cumhuriyet döneminde kenevir üretimi

Cumhuriyetin ilk yıllarında da kenevir sıkça kullanılan bir bitki oldu. Öyle ki o dönem başlayan kalkınma hamlelerinde tarım ve tekstilde kenevir yaygın şekilde kullanılıyordu. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla yeni kenevir dokuma atölyeleri bile açılmıştı. Kenevirden yapılan biyodizel yakıtın otomobillerde kullanılması yine bu döneme denk gelir.

Kenevir, 1960’lı yıllara kadar hatırı sayılır derecede üretilen bir olarak kaldı. Ancak zaman içerisinde sentetik ve petrol türevi ürünlerin ortaya çıkması üzerine popülerliğini yitirdi. Buna bir de dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi üretim yasağı kararları eklenince kenevir iyice gözden düştü. Türkiye’de 1989’da 42 bin dekar olan ekili kenevir alanı, 1999’da 5 bin 360 dekara düştü. 2009’da 66 dekarda, 2013’te ise sadece 13 dekar alanda kenevir tarımı yapıldı.

Kenevir üretiminde atağa geçiliyor

Türkiye’de kenevir üretimiyle ilgili son dönemlerde oldukça önemli gelişmeler yaşanıyor. Özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 9 Ocak’ta yaptığı açıklama sonrası gözler yeniden kenevir üretimine çevrildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, kenevir üretimine yeniden başlanılacağı müjdesini verdi.

Kenevir, içeriğindeki uyuşturucu yapımında kullanılan maddeden dolayı, tarımına kontrollü şekilde izin verilen bir bitki. 2016’da yayınlanan “Kenevir Yetiştiriciliği ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik” sadece 19 ilde kenevir üretiminin önünü açıyor. Böylece Amasya, Antalya, Burdur, Bartın, Çorum, İzmir, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Malatya, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Tokat, Uşak, Yozgat ve Zonguldak’ta kenevir tarımına başlandı. Bu illerde kenevir, sadece sanayiye yönelik olarak yetiştiriliyor. Üreticiler ise belli periyotlarla denetleniyor.

Yerli ve milli kenevir çalışmaları

Kenevirle ilgili önemli projeler de yürütülüyor. Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü’ne (TAGEM) bağlı Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü 2017’de çalışmalara başladı. İlk olarak Karadeniz Bölgesi Kenevir Araştırma Güdümlü Projesi hayata geçirildi. Bu projeyle ilk yerli ve milli kenevir çeşitleri ortaya çıkarılacak.

Bir başka proje ise, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile birlikte yürütülen “Kenevir Popülasyonlarından THC Oranı Düşük Genetipelrin Geliştirilmesi” projesi. Bu projeyle, düşük THC’li (uyuşturucu etken maddesi tetrahydrocannabinol) kenevir çeşitlerinin bulunarak, tarımın artırılması hedefleniyor.

Kenevirle ilgili başka projeler de var… O projelerle örneğin kenevirden doğal lif elde edilecek ve lifin işlenmesi için makineler geliştirilecek. Uygun yetiştirme tekniği ve mekanizasyonun geliştirilmesiyle de ekim alanları yaygınlaştırılacak. Bu projeler sayesinde 2023’e kadar kenevir üretiminin yapısı kökten değişecek ve bu unutulan bitki, eski popülerliğini geri kazanacak.

DÜNYANIN 36 ÜLKESİNDE KENEVİR ÜRETİLİYOR

Kenevir tarımı Türkiye’de olduğu gibi dünyada da giderek yaygınlaşıyor. Hem Avrupa ülkeleri hem de Amerika üretim alanlarını hızla büyütüyor.

Kenevir sadece Anadolu topraklarında değil, tüm dünyada yüzyıllardır tarımı yapılan bir bitki. Matbaayı icat eden Gutenberg’in İncil’i çoğaltmak için hammaddesi kenevir olan kağıt kullandığı söylenir. Amerika Bağımsızlık Bildirgesi de kenevir kağıdına yazılıdır. Hatta Henry Ford, 1930’lu yıllarda bu mucize bitkininin liflerini kullanarak bir otomobil bile yaptı.

Yasaklar üretimi azalttı

Kullanım alanı saymakla bitmeyen kenevirden, dünyanın pek çok yerinde sağlıktan enerjiye kadar bir dizi sektörde faydalanıldı. Ancak içeriğindeki uyuşturucu etkiye sahip THC (Tetrahidrokannabinol) maddesi nedeniyle ekim alanı azalmaya başladı. Ekilen alanlarda ise daha ziyade endüstriyel kenevir tarımına ağırlık verildi. 1990’da dünya üzerinde toplam 60 bin hektar kenevir tarımı yapılıyordu. 2017’de ise 26 bin hektara kadar geriledi.

Avrupa’da 69 çeşit kenevir tescil edildi

Kenevir üretimi konusunda pek çok ülke son yıllarda atağa kalktı. Avrupa’da bugüne kadar çoğu az seviyede THC içeren 69 kenevir çeşidi tescil edildi. Özellikle Fransa kenevir tarımı konusunda büyük yol kat etti. Fransızlar gerek endüstriyel kenevir gerek tohumculuk anlamında dünyada ilk sırada yer alıyor. ABD, 2018’in Aralık ayında 38 eyalette kenevir üretimini serbest bıraktı. Çin ve İsrail de aynı şekilde kenevir tarımına giderek ağırlık veren ülkeler arasında.

Kenevirin halihazırda dünyada 36 ülkede üretimi yapılıyor. Kanada, Hindistan, Japonya, Brezilya, Almanya ve İngiltere de kenevir üretimi yapılan ülkeler arasında.

“KENEVİRDEN AZAMİ DERECEDE FAYDALANMALIYIZ”

Doç. Dr. Selim Aytaç kenevirin 2999 faydasına karşın sadece bir zararı olduğunu ifade ederek “Keneviri suçlu ilan etmek doğru değil” diyor.

19 Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selim Aytaç yıllardır kenevir konusunda araştırmalar yapan bir akademisyen. Aytaç, dünyada ve Türkiye’de değeri gittikçe artan kenevirle ilgili olarak TRT Haber’in sorularını yanıtladı.

Kenevir nasıl bir bitki?

Latince adı cannabis sativa olan kenevirin tek bir türü vardır. Ancak değişik kullanıma imkan veren alt türleri bulunur. Bütün türleri birbiriyle melezlenebilir. Bunun için de dünyada bunların bir ara formu yok. Kenevirin kendi içinde saf bir ırkını bulmak zor. O nedenle bu bitkilerin tamamına biz “kenevir” adını veriyoruz.

Kenevire karşı insanların mesafeli duruşunun sebebi içerdiği uyuşturucu madde kuşkusuz. Bu konuda ne diyeceksiniz?

Kenevirin 2999 faydası var, bir tane de zararı var. O zararı bir kenara bırakırsak ya da o zararla ilgilenmezsek, kenevirin suçlu bitki değil, daha çok faydalı bitki olduğu ortaya çıkacaktır. Keneviri suçlu ilan etmek doğru değil. Kenevirden azami derecede faydalanmalıyız.

Hangi kenevir türü hangi amaçlarla kullanılıyor?

Lif olarak uzun boylular kullanılır. Eğer çiçeğini veya tohumunu kullanacaksak, bol çiçek veren veyahut da bol tohum veren tiplerini kullanabiliriz. Kendi içerisinde bu şekilde bir ayrım yapabiliriz. Bundan yola çıkılarak da sanayi kenevir tipleri ortaya çıktı. Yani seleksiyon yaparak daha uzun ve kısa boyluları ya da daha fazla çiçek olanları seçilerek değiştirilmiş tipleri vardır.

Kenevirin Türkiye’deki geçmişi hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ankara yakınlarındaki bir yerleşim yerinde yapılan kazılarda MÖ 800 yılında bu topraklarda kenevirin kullanıldığı biliniyor. Yine bazı yazılı kaynaklarda MÖ 2 bin yılında Anadolu coğrafyasında kenevirin kullanıldığına dair belgeler olduğu söyleniyor. Gerek Selçuklular zamanında gerekse Osmanlı zamanında bu topraklarda kenevir, tarım ürünlerinin başında gelmekteydi. Pamuğun kullanıldığı tüm alanlarda kenevir ve keten kullanılmaktaydı.

Kenevir tarımı günümüzde ne durumda?

Cumhuriyetin ilk yıllarında keneviri maksimum seviyede kullanıyorduk. 1960’da 14 bin hektar alanda kenevir tarımı yapılıyordu ki bu rakam AB ülkelerinin toplamının yarısına denktir. Türkiye tek başına 20’yi aşkın AB ülkesinin üretmiş olduğu kenevirin yarısını üretebilmekteydi. Ancak sentetik baskıları, petrol türevi malzemeden yapılan ürünlerin baskılarıyla kenevirin doğallığından vazgeçerek insanlar sentetiğe kaydı. Kenevirin yavaş yavaş tarım alanı azalmaya başladı.

Üretimin yeniden arttırılmasına yönelik çabalar ne zaman başladı?

Yapmış olduğumuz değişik uygulamalarla ve kamuoyu oluşturarak kenevir tarımını yavaş yavaş artırmaya başladık. 2018 yılında ilk defa, 9 yıl aradan sonra Samsun dışında başka bir ilde, Kastamonu’da kenevir tarımı yapılmaya başlandı. 2018’de 40 dekar Kastamonu’da, 135-140 dekar Samsun’da olmak üzere, aşağı yukarı 180 dekar alanda kenevir tarımı yapıldı. 9 Ocak 2019’da Cumhurbaşkanımızın kenevirle ilgili yapmış olduğu açıklamalar, bununla ilgili algıyı yıkmakla kalmamış, aynı zamanda kenevir tarımına birdenbire talep olmuştur. Ancak uzun yıllardır kenevir tarımından ve kenevir sanayisinden uzak kalmış Türkiye’nin tekrar kenevirle barışması ve sanayi sektörünün içine çekilmesi ve yerleştirilmesi belli bir süre alacaktır.

Çiftçiler sizce yeniden kenevir tarımına dönmeye hazır mı?

Kenevir ekim alanlarının artırılmasının yanı sıra bunu yapacak olan çiftçilerin de eğitime ihtiyacı var. Bu topraklarda kenevir eski ama son 25-30 yıldır kenevir tarımı yapmayan çiftçiler var. Bir nesil geçmiş üzerinden… Yeni neslin kenevir tarımını tanıması için çiftçi eğitimlerine ihtiyaç var. Bir taraftan da keneviri işleyecek sanayi tesislerinin kurulması lazım.

Dünyada kenevir ekimine yaklaşım nasıl?

2013 hem dünyada hem Türkiye’de bir milat noktası diyoruz. Bunun sebebi, kenevirin yeni nesil kullanım alanlarının ortaya çıkması. Örneğin kenevirin ilaç olarak kullanım alanları ortaya çıktı. Gelecekte birçok ilaç kenevirden yapılabilecek.

Üniversite olarak siz ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Biz üniversite olarak kenevir üzerinde 1991’den beri çalışıyoruz. 2013 yılında kenevir tarımının azalmaya başlamasıyla araştırmalarımıza hız verdik. Bu bitkinin ülke ekonomisine kazancının olabileceğini varsayarak çalışmalara başladık. Yürüttüğümüz 4-5 proje var. Amacımız Türkiye’deki kenevir yönetmeliği içerisinde esrar içermeyen bir kenevir çeşidi ortaya çıkarabilmek. İçerisinde esrar olmayan, ilaç, lif veyahut kağıt olarak kullanılacak kenevir çeşitlerini ortaya çıkarmayı hedefliyoruz.

RİZELİ KADINLARIN EL EMEĞİ: FERETİKO

Rizeli kadınların el tezgahlarında dokuduğu feretiko ya da diğer adıyla Rize bezi, doğal ve sağlıklı olmasıyla biliniyor.

Geleneksel dokuma çeşitlerinden feretiko, kenevirden üretilen iplerle elde yapılıyor. Rize’de dokunduğu için “Rize bezi” olarak da biliniyor.

Geçmişi 15. yüzyıla dek uzanan feretiko, hiçbir kimyasal işlem görmeden dokunduğu için tamamen doğal. İlk dokunduğunda beje yakın bir renkte olsa da yıkandıkça beyazlıyor. Feretikonun en büyük özelliklerinden biri, ince ama sağlam olması. Uzun yıllar bozulmadan saklanabiliyor.

Vücudu soğuk havalarda sıcak, sıcak havalarda soğuk tuttuğu için çok da sağlıklıdır. El tezgahlarında dokunan feretiko aynı zamanda masa ve sehpa örtüleri gibi süslemelerde de kullanılıyor.