ORGAN BAĞIŞI

Organ Nakli Koordinatörlüğü

ORGAN BAĞIŞI HAFTASI

Türkiye’de 25 bin 829 kişinin hayatı organ bağışına bağlı. Bu hastalar, sağlıklarına kavuşabilmek için umutla uygun bir organ çıkmasını bekliyor.

3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası olarak kabul ediliyor. Hafta boyunca organ bağışıyla ilgili pek çok etkinlik gerçekleştiriliyor. Etkinliklerin amacı, organ bağışı konusunda farkındalık yaratmak… Türkiye’de halen 25 bin 829 hasta umutla organ bekliyor.

Organ bağışı, bir hastanın tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi amacıyla kullanılması olarak tanımlanıyor. Nakil, canlıdan ve kadavradan olmak üzere iki şekilde yapılabiliyor. Canlıdan sadece böbrek ve karaciğer nakli yapılabiliyor. Kadavradan ise böbrek, karaciğer, pankreas, kalp, kalp kapakları, kornea, yüz, el, kol ve bacak nakli gerçekleştirilebiliyor.

25.829

Toplam organ bekleyen hasta sayısı

387.148

Kamuya açık raporlarda bağış sayıları

4.641

2018 yılı (5 Kasım tarihine kadar) nakilleri

ORGAN BAĞIŞI BAŞKA HAYATLARA UMUT OLUYOR

Binlerce hasta umutla, “Size uygun organ bulundu” haberini bekliyor. Ondan sonra da organın alınması ve nakil süreci başlıyor. Nakil süreci, zamana karşı verilen bir maraton. Bu süreçte hastalara umut olan isimlerden biri de Organ Nakli Koordinatörü Kadir Bezcioğlu…



Kadir Bezcioğlu, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 12 yıldır görev yapıyor. Hastanede 9 yıl boyunca yoğun bakım hemşireliği yapan Bezcioğlu, son üç yıldır organ nakli koordinatörü olarak hizmet vermeye devam ediyor. Beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarıyla temasa geçerek, onları bağış konusunda ikna etmeye çalışıyor. Bezcioğlu, bu zor görevi ve organ bağışı sürecinde yaşananları TRT Haber’e anlattı.

Organ nakli koordinatörleri ne iş yapar?

Organ nakil koordinatörleri, beyin ölümü gerçekleşmiş ya da gerçekleşmesi muhtemel olan hastaların yoğun bakımda takiplerini yapar. Sonrasında ilgili doktorlarla, hekimlerle, görüntüleme merkezleriyle irtibatlarını sağlayarak beyin ölümü teşhisi konulmasında hekimlerimize yardımcı olurlar. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra ise aile görüşmelerini yaparlar. Eğer aile, hastanın organlarını bağışlamayı kabul ederse Sağlık Bakanlığı’nın Bölge Koordinasyon Merkezi’yle irtibata geçip organın en iyi şekilde çıkartılmasına ve takılacağı hastanelere ulaştırılmasına yardımcı olurlar.



Beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın organları bağışlandıktan sonra, organ bekleyen hangi hastaya takılacağına nasıl karar veriliyor?

Organ nakline ihtiyacı olan hastaların Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir gizli arşivi var. Bu insanlar oraya, nakil merkezleri tarafından kaydediliyorlar. Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Koordinasyon Merkezi’nde de bu hastaların en çok hangisinin medikal ihtiyacı varsa; doku ve kan uyumuna göre hangisi öncelikliyse o kişiye veriliyor. Bu işlemlerin tüm organizasyonları ve koordinasyonu Sağlık Bakanlığı Ulusal Koordinasyon Merkezi tarafından yapılıyor. Nakil merkezleri, hangi hastaya hangi organın takılacağına ulusal Koordinasyon Merkezi’nin verdiği veriler doğrultusunda karar veriyor.

Bugüne kadar beyin ölümü gerçekleşen kaç hastadan organ bağışı aldınız?

Bizim hastanemizde on beş beyin ölümü vakası gerçekleşti. Bu beyin ölümü gerçekleşen hastaların iki tanesinden organ bağışı oldu. O hastaların organlarının başka hastalara takılmasına vesile olduk.

Diğer beyin ölümü gerçekleşen hastaların aileleri razı olmadı mı?

Bu iş tamamen gönüllük esasına dayanıyor. Türkiye’de insanlar akrabasına, sevdiklerine, kardeşlerine organ ihtiyacı olduğunda seve seve verebiliyor. Ama öldükten sonra maalesef, organ bağışlamakta çok çekinceler var. Zaten ülkemizde yapılan organ bağışlarının yüzde 80’i canlıdan canlıya… Kalan yüzde 20’si de kadavradan dediğimiz beyin ölümleriyle gerçekleşen hastalar. Biz beyin ölümü gerçekleşen hastaların bağışında biraz gerideyiz maalesef.



Bir hastanın beyin ölümü gerçekleşti diyelim… Hastanın ailesiyle görüşme aşamasında nasıl bir yol izliyorsunuz?

En bıçak sırtı olan andayız... Çünkü insanların en acılı anlarında “Hastanızın beyin ölümü gerçekleşti, tıbben geri dönüşü yok” deniliyor. İnsanlar bunu kafalarında kurgularken bir şok süresi oluyor. Hastanın beyin ölümünün gerçekleştiğini, bundan sonraki aşamada organlarının artık yavaş yavaş öleceğini söylüyoruz. “Başka hayatlara umut olmak ister misiniz?” diyoruz. En acılı anlarında onlardan bunu istiyoruz. Tabii bıçak sırtı bir konu. Anlatmak çok güç, anlamak çok daha güç. Sevdiği insanın bir parçasını istiyoruz aslında. Zorlanıyor muyuz, evet zorlanıyoruz. Ama biz başka hayatlara yardımcı olabilmek için uğraştığımızdan bunu gönül rahatlığıyla yapıyoruz.



Hasta yakınlarıyla yaşadığınız pek çok acı-tatlı anı olsa gerek. Bunlardan unutamadığınız birini paylaşabilir misiniz?

Yoğun bakımda yatan 45 yaşında erkek bir hastanın beyin ölümü gerçekleşti. Hastanın kardeşi ve teyzesi vardı. Biz onları görüşmeye aldık. Hastanın kardeşi, abisinin 20 yaşında bir kızı olduğunu söyledi ve ona sorulmasını istedi. Kız şehir dışında yaşıyormuş, çıktı geldi. Babasının yanına girdi, hiç mübalağasız 5 dakika uzaktan baktı. Daha sonra yanına yaklaştı; elini, yüzünü öptü. Kokladı. Ondan sora ağlamaya başladı. Dışarı çıkarken beni bir kenara çekti. “Babam, ben küçükken bizi terk etmiş gitmiş. Ben bugüne kadar babamın hiç elini tutmadım. O beni hiç öpmedi ya da ben onu hiç öpmedim bu ana kadar” dedi. Dışarı çıktık ama ağlamaya devam etti. Tekrar görüşmeye aldık. “Bunun kararını ben veremem. Çünkü amcamlar hiç göstermedi babamı” dedi, “O yüzden ben babamın organlarını bağışlarsam bana çok kızarlar.” Amcası maalesef kardeşinin organlarının bağışlanmasına izin vermedi. Sonra öğrendik ki kızı, babasının cenazesine de gidememiş. Gelmesini istememişler. Bu olay beni çok etkilemişti.

Nakil bekleyen hastalarınız nasıl bir duygu içinde? Uygun organ çıkan hastalarınızın mutluluğu tarif edilemez herhalde…

Biz karaciğer nakil merkeziyiz. Şu anda da iki tane başarılı şekilde kadavradan nakil yaptık. Hastalarımız da gayet iyi ve sağlıklılar. Zaten biz nakil sırası bekleyen hastalarla devamlı iç içeyiz. Artık onlarla aile oluyoruz. Onlar bir umutla bizden gelecek telefonu bekliyorlar. Nakil bekleyen bir hastamızı sabaha karşı saat 5:00 gibi aradım. Bu tarz hastalar genelde sizin telefonunuzu ikinci kez çalmadan açarlar. Çünkü size artık umut bağlıyorlar. Hastamızı aradık, hastamıza organ çıktığını söylediğimde karşıdaki insanın sevinci o kadar güzel yansıyor ki size… Çok güzel bir duygu bu. Hastamızı ameliyathaneye çıkartırken hastamızın eşi ağlıyordu. Sedyedeki hastamız da eşine döndü dedi ki: “Niye ağlıyorsun, biz zaten bugünü beklemiyor muyduk? Senin gülmen lazım.” O şekilde ameliyata aldık. Şu anda gayet iyi, sağlıklı. İnşallah çok daha fazla insana yardımcı olabiliriz.



Nakil bekleyen hastalardan biri için uygun organ çıktığında nasıl bir süreç işliyor?

Bir karaciğer çıktığını varsayalım... Karaciğer çıktığında biz en az iki tane hastayı buraya çağırıyoruz. Önce medikal tedavideki ilk tercih olan hastayı değerlendiriyoruz. O hastada bir enfeksiyon varsa, bir hastalığı varsa ya da o anda ona takılamayacaksa ikinci hastaya geçiyoruz. İlk hastaya takılmasına karar verilse bile, ikinci hasta ilk hasta ameliyata girinceye kadar bekliyor. Sonra o hastayı geri evine göndermek zorunda kalıyoruz. Burada hayal kırıklığı, umutsuzluk olabiliyor. Ama elimizde bir tane organ var; bir kişiye takmak zorundayız. Bunu da Ulusal Koordinasyon Merkezi’nin bize verdiği listeye göre yapmak zorundayız. Bir hastamıza umut oluyoruz, diğer hastamızı ise bir sonraki sefere, deyip geri gönderiyoruz.

Beyin ölümü gerçekleşen bir hasta kaç kişiye umut olabiliyor?

Kalp, akciğer, karaciğer, her iki böbrek, pankreas ve kornealar toplamda 8 kişiye hayat veriyor.

Uygun organ çıktığında nasıl bir maraton başlıyor sizin için?

Biz 7-24 çalışıyoruz. Akşam hastaneden eve çıkmak için hazırlanırken bir beyin ölümü haberi gelebiliyor. Organ alma hazırlıkları 6-7 saat sürüyor. Ondan sonra ameliyat süreci var. Ameliyatın başlangıç saati, bitiş saati hiç belli değil. Bu gece 12.00’de başlayıp sabah 4.00’te bitiyor mesela. Sonra organla kendi hastanenize geliyorsunuz. 8.00’de, 9.00’da burada başlıyorsunuz operasyona. Buradaki ameliyat da 8-9 saat sürüyor. O ameliyatı yaptıktan sonra, hasta sağlıklı şekilde ayağa kalktıktan sonra dünyalar bizim oluyor.



Zaman kavramı sizin için yok ama her saniyenin önemi büyük anladığımız kadarıyla…

Beyin ölümü gerçekleştikten sonra, beyin çalışmadığı için vücudu koordine edemediği için kalp ve akciğer belli bir süre makineye bağlı yaşıyor. Siz ne kadar dışarıdan müdahale etseniz de maalesef organlar yavaş yavaş ölmeye başlıyorlar. Burada saatlerin hatta dakikaların önemi var. En hızlı şekilde bu organın çıkarımını ve yeni tutunacağı hayata takımı gerçekleştirmeniz gerekiyor.

Organ bağışı konusunda kafasında soru işareti olanlara ne söylemek istersiniz?

Organ bağışında farkındalık aileden başlıyor. Ailede bu konu tartışılmalıdır. Organlar biz öldükten sonra toprak olacaklar. Toprak olacağına hayat olsun. Başkalarına da umut olsun istiyoruz. Sizin kalbiniz, karaciğeriniz, akciğeriniz başka insanlarda yaşayacak. İnsanlarımızdan organ bağışı yapmaları konusunda yardım bekliyoruz.

ORGAN BAĞIŞI DİNEN CAİZ

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Dr. Ekrem Keleş ile organ naklinin dindeki yeri hakkında konuştuk. Organ bağışı ile tedavinin son yüzyılda ortaya çıkan bir yöntem olduğunu, dolasıyla dini kaynaklarda bir örneğinin bulunmadığını söyleyen Keleş, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun konuyu 1970'li yıllardan bu yana dikkatle ele aldığını ve ilgili hükmün 1980 yılında, kurul kararıyla verildiğini belirtti.

Organ naklinin dinen caiz olduğunu ifade eden Dr. Keleş, organ bağışı üzerinden ticaret yapılmaması, nakil sırasında hayati bir tehlike bulunmaması ve doktorların hastanın öldüğüne dair kesin kanaati bulunması gibi şartların söz konusu olduğunu dile getirdi.